Upload Image...

Boşanma Davası Devam Ederken, Bir Başkasıyla Duygusal Bağ Kurmak

Boşanma davasının açılması ile boşanma gerçekleşmez. Boşanma, mahkemenin yargılama sonucunda verdiği boşanma kararının kesinleşmesi ile gerçekleşir. Bu durumda boşanma davasında verilen boşanma kararı kesinleşinceye kadar eşler arasındaki evlilik akdi devam eder. Bu sebeple boşanma davası süresince evlilik birliğinden doğan “sadakat yükümlülüğü” de devam eder.

Boşanma davasının açılması evlilik akdini sona erdirmeyeceği için dava devam ederken boşanma kararı kesinleşinceye kadar eşler, sadakat yükümlülüğüne uygun davranmak zorundadırlar.

Yargıtay’ın da bu doğrultuda verdiği birçok karar mevcuttur. Örneğin, Hukuk Genel Kurulu 2006/2-778 sayılı ve 2008/2-698-711 sayılı kararlarında“…boşanma davasının açılmasından sonra gerçekleşen bir kısım olayların, somut olayın özelliğine göre dava sonucunu etkileyebileceğine, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 185/3.maddesinde yer alan sadakat yükümlülüğünün de boşanma kararı verilip kesinleşinceye kadar devam edeceğine..” ilişkin açıklamaya yer vermiştir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 15.09.2015 tarihli, E. 2015/1895, K. 2015/15882 sayılı bir başka kararında “…Eşler birbirine sadık kalmak zorundadırlar. Bir boşanma davasının açılması durumunda eşlerin sadakat yükümlülüğü elbette ortadan kalkmaz. Bunun aksi de düşünülemez. Nitekim boşanma davasının açılmasıyla eşler arasındaki cinsel sadakat yükümlülüğünün kalktığına ve dava tarihinden sonra gerçekleşen sonraki cinsel sadakate aykırı davranışların yeni bir dava konusu yapılamayacağına ilişkin bugüne kadar alınmış hiçbir Yargıtay kararı da bulunmamakladır…” diyerek boşanma kararı kesinleşinceye kadar sadakat yükümlülüğünün devam ettiğine yönelik hüküm kurmuştur.

Boşanma davası devam ederken, bir başkası ile duygusal bağ kurmak ‘’sadakat yükümlülüğünün ihlali ve ‘’güven sarsıcı hareket’’ olup, kusurlu bir eylemdir. Böylesi bir davranış açılmış olan boşanma davasındaki teksif ilkesi gereğince dilekçelerin teatisi aşamasından sonra ileri sürülemez. Ancak bu hususla ilgili yeni bir boşanma davası açılarak davaların birleştirilmesi talep edilebilir.

Yanlış Yorumlanan Bir Yargıtay Kararı Hakkında Değerlendirme

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin, 2014/20330 Esas, 2015/9692 Karar sayılı kararının bazı mecralarda yanlış yorumlandığı ve “Yargıtay’ın içtihat değişikliğine giderek boşanma davası süresince sadakat yükümlülüğünün devam etmediğine yönelik hüküm kurduğu” öne sürülmektedir. Oysaki içtihat doğru yorumlandığında kararın, boşanma davasının açıldığı tarihten sonra eşlerden birinin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranması durumunda eyleme yönelik kusur incelemesi yapılamayacağına ve buna ilişkin hüküm kurulamayacağına yönelik olduğu görülmektedir.

Diğer bir deyişle, boşanma davasının açılmasının ardından eşlerin sadakat yükümlülüğü sona ermez ancak bu yükümlülüğe aykırı olan eylemleri ancak yeni bir davaya konu olabilir. Örneğin boşanma davası süresince aldatma vakasına maruz kalan eş, yeni bir boşanma davası açarak mevcut boşanma davasının yeni açtığı boşanma davası ile birleştirilmesini talep ederek boşanma davası süresince meydana gelen sadakat yükümlülüğüne aykırılığa ilişkin de hüküm kurdurabilir.

Yargıtay, yanlış yorumlanan kararında Türk Medeni Kanunu anlamında bir sadakat yükümlülüğü tartışması yapmaktan ziyade, Hukuk Muhakemeleri Kanunu anlamında, sadakat yükümlülüğü ihlâlinin ne şekilde ileri sürüleceğini tartışmakta ve bu hususta bir hüküm oluşturmaktadır. “Yargıtay içtihat değiştirdi” minvalindeki yorumlar, kararın yanlış değerlendirilmesinden kaynaklanmaktadır. Nitekim, anılan karar tarihinden sonra da Yargıtay istikrarlı içtihatlarını sürdürmüş ve boşanma davası devam ederken sadakat yükümlülüğünün de devam ettiği yönünde kararlar oluşturmuştur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir