MEDENİ KANUN 7. MADDE

II. RESMİ BELGELERLE İSPAT
Madde 7 – Resmî sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı, kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça, her hangi bir şekle bağlı değildir.

TMK 7. MADDESİNİN GEREKÇESİ

Madde 7- Yürürlükteki Kanunun 7 nci maddesini karşılamaktadır. Maddenin düzenlediği konulan daha iyi anlatması bakımından maddenin kenar başlığı “Resmî belgelerle ispat” şeklinde değiştirilmiştir.

Yürürlükteki maddenin birinci fıkrasında “Resmî sicil ve senetlerin doğru olmadığı sabit oluncaya kadar mündericatı ile amel olunur.” şeklindeki anlaşılması güç ifade yerine, kısa ve olumlu bir cümle ile “Resmî sicil ve senetler belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur.” ifadesi tercih edilmiştir.

Maddenin ikinci fıkrası da aynı amaçla sadeleştirilmiş ve daha anlaşılır bir ifadeyle kaleme alınmıştır. Maddede “kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça” deyimi, resmi sicil ve senetlerin içeriğinin doğru olmadığının ispatıyla ilgili her türlü kanunu ifade etmektedir. Bu anlamda olmak üzere, bu kanunlar usul kamudan olabileceği gibi, bunun dışındaki diğer kanunlar da olabilir. “Sicil”, kayıt, şerh ve tescil gibi bütün işlemleri kapsayan bir üst kavram olduğundan, maddede “sicil” sözcüğüne yer verilmiştir.

TMK MADDE 7 İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI

Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulu, T: 14.06.1965, E: 1965/3, K: 1965/3:

“… Medeni Yasanın 7 nci maddesi hükmünce, resmi kütükler ancak doğru olmadıkları ispat edilinceye değin, delil değerini taşırlar ve resmi kütüklerin doğru olmadığını ispat özel bir şekle bağlı değildir. Bu hüküm gereğince, Nüfus Kütüğünde veya evlenme kütüğünde bir evlenmenin yazılı olmadığının ispatı, herhangi bir şekle bağlı tutulmuş değildir yani bu yön, tanıkla dahi ispat olunabilir. Esasen, gerek Nüfus Kütüğünün, gerekse Tapu Kütüğünün doğru olmadığını ispat için, tanık dinlenegelmektedir ve bu konularda tanık dinlenmesinde hiçbir tereddüt yoktur. Yalnız Medeni Yasanın 7 nci maddesindeki resmi senetlerin doğru olmadığını ispat etmenin dahi, hiçbir şekle bağlı olmadığı yollu hüküm, 1086 sayılı Hukuk Yargılamaları Usulü Yasasının 290 incı ve 295 inci maddeleri ile değişikliğe uğramış bulunmaktadır…” (RG. 15.07.1965; S: 12049).

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, T: 05.10.2007, E: 2006/18021, K: 2007/13364:

“… Resmi sicil ve senetler belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça, herhangi bir şekle bağlı değildir (TMK. md. 7). Doğum ve ölüm olayı, nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunur. Nüfus sicilinde bir kayıt yoksa, gerçek durum her türlü kanıtla ispat edilebilir (TMK. md. 30)…”

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/11721 E., 2019/5669 K., 24.9.2019 T.

“Mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davada irs ilişkisi kural olarak nüfus kayıtları ile ispat olunur. Nüfus kayıtları belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça herangi bir şekle tabi değildir. ( TMK md.7 ) Hakim çekismesiz yargıda re’sen araştırma ilkesi uyarınca, davanın ispatı için gerekli bütün delillere başvurabilir.”

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/8-1555 E., 2019/561 K., 14.5.2019 T.

“Trafik sicili, TMK’nın 7. maddesinde belirtilen resmî sicillerden sayılırken, bu sicile dayanarak üretilen araç tescil belgeleri de ( ruhsatname ) aynı hükümde belirtilen resmî senetlerden sayılırlar. Dolayısıyla belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluştururlar. Zira bu hükme göre aksi kanıtlanmadıkça, resmî sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur.’’

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir